Kurak Günler

Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne damga vuran ve toplam 9 ödülle ayrılan Emin Alper filmi Kurak Günler, 9 Aralık’ta genel vizyonda izleyiciyle buluşuyor. Tepenin Ardı, Abluka ve Kız Kardeşler gibi filmleriyle son dönemin en başarılı yönetmenlerinden biri olarak gösterilen Emin Alper, Kurak Günler’in dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde gerçekleştirdi. Kuraklık çeken bir kasaba ve kasabaya yeni gelen savcının kasaba halkıyla yaşadığı sorunlar üzerinden ilerleyen hikaye bir Türkiye alegorisi sunuyor. Filmin başlıca rollerinde Selahattin Paşalı, Ekin Koç, Selin yeninci, Erol Babaoğlu ve Erdem Şenocak gibi isimler yer alıyor. Kurak Günler, son yılların en iyi yerli filmlerinden biri olarak anılmayı da hak ediyor. Kurak Günler’de yozlaşmış bir kasaba halkı, bu yozlaşmaya katkıda bulunan bir belediye başkanı ve bu yozlaşmanın metaforik bir göstergesi olan obruklar, büyük çukurlar ve elbette kuraklık. Belediye başkanı kasaba halkını her şeyin iyi olacağına dair kandırmış ve bu sayede hem oy topluyor hem de işleri yönetiyor. Yozlaşmış halk ise belediye başkanının şartsız arkasında durduğu gibi, kendilerinden olmayanı da aforoz etmeye çalışan, ötekileştiren ve hatta bunları yaparken şiddete başvuran bir topluluk. Bütün bunlar daha şimdiden size oldukça tanıdık gelmiş olmalı. Alper, koca bir ülkeyi tek bir filmin içine sığdırmayı başarmış ve izleyicilere önce zor anlar yaşatıp, finalde de bir umut aşılamayı tercih etmiş. Final kısmında gittikçe yükselen tempo ve gerilim ustaca kotarılmış ve filmin puanına büyük katkı sağlamış. Elbette filmin bir de polisiye yönü var. Meydana gelen bir suç olayı ve bu suç olayının merak edilen bir perde arkası var. Geri dönüşlerle verilen detaylar çoğaldıkça resim daha da netleşiyor ve yapılan eyleme dair şüphe yok ama her seferinde başka bir detay ve başka bir merak unsuru devreye giriyor. Bu da yine yönetmenin başarısı olarak karşımıza çıkıyor. Tabii ki bu anlar, filmin politik tavrına zarar vermeden ilerliyor. Bir de yerel bir gazeteci ve savcının hikayesinde hem olaylara yön veren bazı gelişmeler hem de cinsel gerilim yer alıyor. Bu kısımlar hikayenin her adımına katkı sunuyor. Karakter oluşumundan, politik söylemlere, polisiye dokudan, Türkiye alegorisine kadar her alanı kapsayan bir iletişim perdeye yansıyor. Zaten finaldeki umut veren sahne de yine bu ikili üzerinden karşımıza çıkıyor ve bir nefes almamızı sağlıyor. Film, biçimsel anlamda da yetkin bir iş olarak kotarılmış. Hikayenin gerilimine ve temposuna uygun şekilde görüntü yönetimi ve kurgu çalışması mevcut. Emin Alper’in bu açıdan sağlam işler çıkardığını daha önce de görmüştür, burada durum biraz daha ileri seviyeye taşınmış. Oyuncu yönetiminde son derece başarılı. Selahattin Paşalı ve Selin Yeninciler gibi isimler en iyi performanslarını sergilemiş. Erdem Şenocak son yıllardaki başarılı işlerine bir yenisini daha eklemiş ama ayrı bir parantez açmamız gereken isim Erol Babaoğlu. Son 10 yılın en iyi performanslarından birine sahip. Yer aldığı her karede gücünü perdeye yansıtıyor. Muhteşem bir kompozisyon sergilemiş ve sonraki işleri için, bu formu da yakalamışken heyecanlanmamak elde değil. Filme gelen olumsuz eleştiriler arasında, başyapıt olmasını engelleyen unsur olarak final yolundaki gerçeklikten kopuş çok konuşuldu. Bir yerden sonra umut veren final için Alper biraz fantaziye kaçmış. Bazı sahneler bizi karanlık geçmişe ve toplumsal belleğin nefretle hatırladığı yerlere götürse de biraz yüksek doza ulaşmış ve mantık sınırlarını zorlamış ama o final için bence her şeye değer. Elbette, karamsar bir sonun daha gerçekçi olacağını düşününler de az değil. Hatta çıkış noktaları ve benzer manevraları olan Özcan Alper imzalı Karanlık Gece’yi bu sebeple daha gerçekçi ve iyi bulanlar var. Bu daha doğru bir bakış açısı da olabilir ama biraz umut etmenin de kimseye bir zararı olmayacaktır. Velhasıl, Emin Alper, kariyerine büyük bir hızla devam ediyor. Her filminde çıtayı yükseltiyor. Politik tavrından da ödün vermeden hikayelerini izleyiciyle buluşturuyor. Bir sonraki filmi için şimdiden heyecanlı bir bekleyişe girdik.